Ölçüler

Hece Ölçüsü

Hece vezni yazılı edebiyata geçmeden önce sözlü ürünlerde de mevcut idi. Hece vezni mısralardaki hece sayılarının birbirine eşit olması esasına dayanmaktadır. Üçlü, dörtlü, beşli, altılı, yedili, sekizli, dokuzlu, onlu hece vezninden yirmili hece veznine kadar çok değişik ölçüleri vardır. Hece vezni ile yazılmış şiirlerde bir de durak vardır. Durak şiir okunurken nefes alınan yerdir. Şiirde hece eşitliğinin yanı sıra duraklara da dikkat edilir.

Hece vezninin en çok kullanılanları yedili, sekizli, on birli ve on dörtlü olanlarıdır. Bunlardan yedili hece vezni 4 + 3 ; sekizli hece vezni 4 + 4 ; onlu hece vezni 5 + 5 ; on birli hece vezni 6 + 5, 4 + 4 + 3 veya 3 + 3 + 3 + 2 ; on ikili hece vezni 6 + 6 veya 7 + 5 ; on üçlü hece vezni 4 + 4 + 5 şeklinde kullanılır.

İslamiyet’ten önceki Türk şiirine ait sagu, koşuk gibi şiirlerde kullanılan bu ölçü Türkler Müslüman olduktan sonra yerini tamamen aruz ölçüsüne bırakmamış; halk şairlerimiz tarafından kullanılmaya devam edilmiştir. Tanzimat şairleri hece ölçüsünü denemişler ama başarılı ürünler ortaya koyamamışlardır. Millî Edebiyatçılar hece ölçüsünü savunmuş ve bu tarzda başarılı eserler vermişlerdir. Hatta bir grup şair bir araya gelerek öncelikle bu ölçüyü yaşatma amacıyla Beş Hececiler diye bir topluluk meydana getirmişlerdir. Bunların dışında pek çok şair heceyle şiirler yazmışlardır. 1940’lı yıllarda her türlü ölçüye karşı çıkan Garipçiler’e rağmen varlığını devam ettirmekte, halk şairleri dışında birçok şair tarafından da kullanılmaktadır.

Aruz Ölçüsü

Aruz ölçüsünde heceler açık (kısa), kapalı (uzun) ve medli hece olmak üzere üçe ayrılır.

Başlıca tef‘ileler şunlardır:

  • Fa‘ (-)
  • Fe ul (. -)
  • Fa‘ lün (- -)
  • Fe i lün (. . -)
  • Fâ i lün (- . -)
  • Fe û lün (. - -)
  • Mef û lü (- - .)
  • Fe i lâ tün (. . - -)
  • Fâ i lâ tün (- . - -)
  • Fâ i lâ tü (- . - .)
  • Me fâ i lün (. - . -)
  • Me fâ î lün (. - - -)
  • Me fâ î lü (. - - .)
  • Müf te i lün (- . . -)
  • Müs tef i lün (- - . -)
  • Mü te fâ i lün (. . - . -)
      • Burada tef‘ilelerle parantez içindeki hecelerinin değerlerinin aynı olduğuna dikkat ediniz.

 Aruz vezninde tef‘ileler heceleri bölebilir. Hece ölçüsündeki gibi okuyuşta tef‘ilelerde durgu yapılmaz.

Aruz vezninde hecelerin kısalığı ve uzunluğu esas olduğu için bazı Türkçe kelimeler kısa olduğu halde vezin gereği uzun okunur; buna imale denir. İmale kısa heceyi uzun yapar. Arapça ve Farsça kelimelerdeki bazı uzun seslerin vezin gereği kısa okunmasına da zihaf denir. Zihaf ise imalenin tersine uzun heceyi kısa yapmayı sağlar. Hece ölçüsünde böyle bir mesele yoktur. Türk edebiyatında imale çok sayıda bulunmakla beraber zihaf kusuru hoş karşılanmadığı için çok az yapılmıştır.

  1. Farsça tamlama eki olan “-i” ile “ve” anlamındaki “ü, vü” bağlacı vezin gereği uzun da kısa da olabilir.
  2. Medli heceler hafif bir “i, ı” sesi varmış gibi okunur. Bahâr kelimesi bahâr[ı], eşkden kelimesi ise eşk[i]den şeklinde söylenmelidir.
  3. Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün kalıbıyla yazılan şiirlerde ilk tef‘ile bazı mısralarda Fâilâtün, son tef‘ile ise Fa‘lün olabilir. Bu sadece bu kalıba özgü bir durumdur. Bu kalıpla yazılan şiirlerde başta imale yapmaya gerek yoktur. Farklı tef‘ile parantez içinde hemen altında gösterilir.
  4. Türkçe kelimelerle aruz veznindeki başarı Muallim Naci ile başlamış olup Türk aruzu Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı ve Mehmet Âkif Ersoy tarafından gerçekleştirilmiştir. Hatta Mehmet Âkif o kadar başarılı olmuştur ki bir çok kişi İstiklâl Marşı'nın hece ölçüsüyle yazıldığını zanneder. Oysa bu marş aruzun “Fe i lâ tün / Fe i lâ tün /Fe i lâ tün /Fe i lün” kalıbıyla yazılmıştır.
  5. Aruzla yazılan bir şiirin hece sayısı bazan eşit olabilir. Mısralardaki açık kapalı dizilişinin aynı olması o şiirin aruzla yazıldığın gösterir.
  6. Cânı cânânı bütün vârımı alsın da Hüdâ
  7. Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ
  8. Sessiz bir harfle biten kelime vezin gereği açık olması gerekirse, kendinden sonra sesli ile başlayan bir hece varsa birinci kelimenin sonundaki harf, ikinci kelimenin ilk hecesine ulanır. Buna ulama denir. Ulama kapalı heceyi açık yapar. Ulama genellikle yapılır; fakat her zaman yapılmak mecburiyetinde değildir.
  9. Servet-i Fünun edebiyatçıları bir şiirde değişik aruz kalıpları kullanmak suretiyle serbest vezne zemin hazırlamışlardır. Cenap Şehabetin'in “Elhân-ı Şita” adlı şiiri bu şekilde yazılmıştır. Bu şiirdeki bazı mısralar Feilâtün Mefâilün Feilün, bazı mısralar ise Mef‘ûlü Mefâîlü Mefâîlü Feûlün kalıbıyla yazılmıştır.
  10. Bir şiirin vezni en az iki mısradan hareket ederek bulunabilir. Tek mısraa bakarak vezin bulunmaz.

Mısralardaki imale ve zihaf kusuru olan heceleri altı çizilerek belirtilmiştir.

 

Bir şiirin vezni bulunurken şu işlemler yapılır:

  1. Veznini bulacağımız mısraların hecelerindeki uzun seslilere dikkat ederek yazmalıyız.
  2. Önce mısralardaki hecelerin açık mı kapalı mı oldukları tespit edilir.
  3. Medli hece olup olmayacağı özellikle kontrol edilmelidir. Bu ihmal edilirse bir mısradaki hece değeri eksik çıkar. Mısralardaki heceler sayılarak medli hece olup olmadığı konusunda bir ipucu yakalayabiliriz.
  4. Hecelerin açık kapalı değerleri karşılıklı kontrol edilir. Önce imkân varsa ulama, yoksa imale yapılır. Zihaf çok az bulunduğu için en sonra o ihtimal düşünülür.
  5. Hecelerin karşılaştırılması yapıldıktan sonra açık kapalı değerleri çizgi ve nokta şeklinde ayrı bir yere geçilir. Mısra sayısına göre tef‘ile sayısı tahmin edilmeye başlanır. İlk tef‘ile en az heceden oluşur. Genelde az heceli Fa’, Feilün, Fâilün gibi tef‘ileler sonda bulunur.
  6. Yazılan aruz kalıbı ile işaretler arasında uyum olmasına dikkat etmelidir.